Yalçın Çakır videoları

Fethiye
Belediye Telefon 444 90 82
Belediye Whatsapp -
Belediye Web sitesi https://www.fethiye.bel.tr/
Kaymakamlık Web sitesi http://www.fethiye.gov.tr/
Belediye Başkanı Alim Karaca
Partisi CHP - 2019: %47.72 - Toplam seçmen: 114.395
Nüfusu 2020 yılına göre 167.114
Kaymakamlık (0 252) 614 10 11
İlçe Emniyet Müdürlüğü (0 252) 614 13 09
İlçe Jandarma Komutanlığı  (0 252) 614 35 60
Toplum Sağlığı Merkezi (0 252) 613 35 48 

nereleri-gezelim-kavaklidere
HABER

FETHİYE

nereleri-gezelim-Fethiye

Fethiye Genel Bilgiler | Dil tercihi TR EN

Coğrafi Konum

Fethiye, Akdeniz Bölgesi'nin batısında, Muğla ilinin doğusunda yer almaktadır. Doğusunda Seydikemer ilçesi, güneyinde Akdeniz, kuzeybatısında Dalaman ilçesi, kuzeyin Denizli ile çevrilidir.

İklim

Karakteristik Akdeniz ikliminin görüldüğü Fethiye’de yazları sıcak ve kurak, kışları ılık ve yağışlı geçer.

Ulaşım

Kara yolu

Muğla’ya 125 km uzaklıkta olup, Muğla – Antalya ve Marmaris - Antalya güzergâhındaki otobüs firmaları Fethiye üzerinden seyahat etmektedir. Dolayısıyla karayolu ulaşımı kolaydır.

Hava yolu

Havayoluyla ulaşım Fethiye’ye 48 km uzaklıktaki Dalaman Havalimanı’ndan sağlanabilmektedir. 

Muğla harita

Muğla ilçeler

Tarihçe

Antik Çağ’daki adı Telmessos olan Fethiye, Anadolu uygarlıklarının en eskilerinden biri olan Likya uygarlığının batıdaki en önemli kentidir. Kuruluşuna ilişkin kesin bir bilgi bulunmamasına rağmen eldeki belgelerden, kentin geçmişinin MÖ 5. yy'a kadar uzandığı tahmin edilmektedir.

Antik Çağ’da kahinler kenti olarak ünlenen Telmessos, Fethiye'nin sırtını dayadığı dağın yamaçlarından körfeze kadar uzanan geniş bir alanda kuruludur. Telmessos'lu kahinler kehanette bulunacakları zaman kayaların üzerine çıkar Akdeniz'in mavi sularından ilham alırlarmış. Belki de bu yüzdendir ki Fethiye'ye ait efsaneler oldukça fazladır.

Bir söylenceye göre Güneş Tanrısı Apollon kurmuş kenti. Apollon Finike Kralı Agenor’un küçük kızına aşık olmuş. Sevimli bir köpek kılığına girerek kral kızının gönlünü çalar ve evlenirler. Bir oğulları olur ve adını Telmessos koyarlar. Apollon kurduğu kente oğlunun adını verir. 

Telmessos, tüm Likya ve Karya kentleriyle birlikte MÖ 547’de Pers egemenliğine girer ve krallığa bağlı Satrap’lık olur. MÖ 5. yy. ortalarında kurulan Antik-Delos Birliği’ne katılan Telmessos, bir müddet sonra bağımsız bir kent olarak birlikten ayrılmasına rağmen MÖ 4. yy’a kadar birlikle ilişkilerini sürdürür.

MÖ 344-343 kışında Büyük İskender kenti ele geçirir. MÖ 189 yılında Romalılar tarafından Bergama Krallığı’na katılır.

MÖ 133’de Likya federasyonuna girer ve federasyonun en önemli altı kentinden biri olur. 8. yy’da Bizans İmparatoru  II. Anastasios onuruna adı Anastasiapolis olarak değiştirilir. 1284’de Menteşeoğulları, 1424’de Osmanlı topraklarına katılır ve Meğri adını alır. Bugünkü adı 1934’de Şehit Pilot Fethi Bey’e izafeten verilmiştir. 

Kent Gezisi

Bugün Fethiye’nin sırtını dayadığı dağın yamaçlarından körfeze kadar uzanan geniş bir alanda kurulmuş olan Antik Kent Telmessos’a ait kalıntılar bugün de izlenebilmektedir. Başınızı kaldırıp baktığınızda yamaçta Amintas Kral Mezarı’nı göreceksiniz. İon sitilinde ve tapınak türündeki anıt mezarın cephesi iki sütunludur. Soldaki sütunun orta kısmında "Hermapias oğlu Amintas" yazılı. İçeride üç taş peyke bulunmaktadır. 

Kentin içinde ve çevresinde pek çok lahit ve kaya mezarı göreceksiniz. Anıtsal lahit mezarlardan en önemlisi PTT yanındadır ve Likya dönemine aittir. Lahit, savaşçıları simgeleyen kabartmalarla bezenmiş. 

Şehrin güneyinde yükselen tepenin üzerindeki Telmessos akropolünde Aziz John Şövalyelerinin yaptığı sanılan bir kalenin kalıntıları var. Kale Osmanlı Dönemi’nde de kullanılmış. Tepeye çıkanlar, sur kalıntıları, sarnıç ve tepenin doğu yüzünde küçük kaya mezarları görecekler. 

Telmessos’un amfi tiyatrosu, iskelenin hemen üzerinde sürdürülen kazılar sonucu ortaya çıkarıldı. Erken Roma Dönemi’nde inşa edilen, MS 2. yy’da onarım geçiren tiyatronun 5.000 kişi kapasiteli olduğu ve Bizans Dönemi’nde arena olarak kullanıldığı anlaşılıyor.  

 Fethiye’de Osmanlı Dönemi’ne ait eserler arasında 1791 yılında yapılan Eski Cami ve Fethiye Hamamı sayılabilir. Her iki eser de Paspatur Çarşısı’ndadır. Eski Cami ve 14 kubbeli ve 6 kemer üzerine kurulmuş hamam bugün de kullanılıyor. 2001 yılında açılan Fethiye Şehitler Anıtı; Kurtuluş Savaşı, Çanakkale Savaşları, Kıbrıs ve Kore Şehitleri anısına dikilmiş. Kaideyi çepeçevre saran rölyefler bu savaşlarda şehit olan askerleri betimliyor. 

Koylar ve Plajlar

Fethiye-Göcek Arasındaki Koylar 

Fethiye-Göcek karayolu üzerinde, çok sayıda koy ve plaj vardır. Teknelerle gelinse de karayoluyla daha kolay ulaşılır bazı koylara. Yerli-yabancı kampçılarla, karavanıyla gelenlerin sevdikleri yerlerdir. Yaz aylarında özellikle hafta sonları, yakın çevreden piknik yapmak, denize girmek için gelenlerin akınına uğrar. 

Bu koyların en tanınmışlarından biri Fethiye’ye 17 km uzaklıktaki Katrancı Koyu’dur. Tam bir cennet parçasıdır burası. Kızılçam, okaliptüs ve Kıbrıs akasyaları arasına gizlenmiştir. Mayıs-Ekim arasında çadır kurabilir, su, elektrik alabilir, ihtiyaçlarınızı büfe ve kafeteryalardan karşılayabilirsiniz. Katrancı’ya yaz aylarında Fethiye’den düzenli minibüs seferleri yapılıyor. 

Kalabalıktan sıkılanlar, Katrancı’nın kıyısındaki patika yolu izleyip tepeyi aştıklarında bir başka koya, Kızlar Koyu’na çıkarlar. Üç tarafı çamla kaplı bu koy daha sakindir. Tepedeki çardak lokanta-bar, koyu ayaklar altına alan manzarasıyla ilgi görmektedir. 

Katrancı’nın 2 km ötesinde, Fethiye’ye 19 km uzaklıktaki Küçük Kargı Koyu da bir başka doğa harikasıdır. Fethiye-Göcek karayolundan 1 km içeride olan ve Fethiye’den minibüs seferleriyle de ulaşılabilen Küçük Kargı Koyu, Günlük (Sığla) ağaçlarıyla kaplıdır. Günlük ağaçları içinde serin ve sakin bir orman içi dinlenme yeridir. 
 

Fethiye Merkez Plajlar 

Fethiye merkezinin çevresindeki en tanınan plajlar Çalış ve Oyuktepe plajlarıdır. Çalış Plajı körfezin açığında 4 km uzunluğunda dar kumsallıdır. İyi rüzgar aldığı için sörfe çok uygundur. Fethiye şehir merkezine 5 km uzaklıktaki plaja otobüs ve minibüs seferi düzenli ve çok sıktır. Yol ve kumsal boyunca çok sayıda otel sıralanır. Lokanta, bar ve alışveriş yerleri de vardır. Plajın sonunda ayrıca bir Yörük Çadırı ve Müzesi bulunmaktadır. Kaybolmaya yüz tutmuş Yörük Kültürü’nü, mutfağını tanıtmak açısından önemli bir noktadır.

Fethiye Körfezinin kuzeybatısında bulunan Oyuktepe koylarının rüzgarlı havalarda bile dalgalı olmayan denizi yüzmek için çok uygun.

Fethiye Çevresindeki Koylar ve Plajlar

Fethiye’nin çevresindeki güzellikleri görmek, otel ve önündeki plajla kendinizi sınırlamak istemiyorsanız epeyce dolaşılacak yer bulacaksınız. Adı çok bilinen ve dolayısı ile kalabalık olan plajların dışında yerleri de seçebilirsiniz.

Spor yapmayı sevrseniz yürüyerek Fethiye Limanını ve 1. ve 2. Karagözler’i geçin sağa doğru deniz kıyısını izleyin. Önce Aksazlar Koyu’na çıkacaksınız. Biraz ileride Samanlık koyu var. Manzara müthiş güzel, yüksekten aşağıda denizin, denizde kayıkların görüntüsünü fotoğraflayın. Her yer çamlık, havada mis gibi çam kokusu duyuyorsunuz. Uçurumun dibinde güzel koylar birbirini izliyor. Koyların bir kısmına inebiliyorsunuz. Koyların bazılarında günübirlik tesisler var ve çok güzel. Yol yarımada biçimindeki burnu dolaşıyor, Kalemya Koyu’nda bitiyor.  Kuleli ve Kalemya Koyu arasındaki Boncuklu Koyu da yüzmek için son derece elverişli. 

Dönüş yolunuz deniz kenarından değil ama gene de güzel, çamlar arasından ve asfalt. Bu geziyi denizden tekneyle de yapabilirsiniz. 

Turunç Pınarı Mavi yolculuk ve günübirlik gezi teknelerinin uğrak yerlerinden biri. Kalemya Koyu’nun batısındaki Turunç Pınarı Koyu’nun tepeleri turunç ağaçlarıyla çevreli. İçinde tatlı su pınarı bulunan koyda bazı tesisler var. Koya gelenler dalından taze meyve ve sebze toplayabiliyor, masalarını balıkla donatabiliyor.

Yemeğe kalanlar buğulama ya da ızgara balık, jumbo karides, istakoz, karavide gibi kabuklular ve salata yanında mutlaka zeytinli ekmek de istemeliler. Sele zeytini, kuru soğan, peynir, maydanoz, dereotu, nane, domates, yeşil biber, karabiber ve kimyon gibi malzemeler kullanılıyor zeytinli ekmek hamurunda. İstenirse karides de ilave edilebiliyor. Ve odun fırınına veriliyor.

Fethiye Müzesi

Başta Telmessos olmak üzere Fethiye çevresindeki antik yerleşimlerde sürdürülen kazılarda elde edilen buluntularınsergilendiği Fethiye Müzesi, kent gezisi öncesi ya da sonrasında gezilmeli. Tunç, arkaik, Helenistik, Roma ve Bizans dönemine ait arkeolojik, Menteşe, Osmanlı ve yakın döneme ait etnografik eserlerin sergilendiği müze kış aylarında her gün 08.00-17.00 saatleri arasında ve yaz aylarında ise 08.00 – 19.00 saatleri arasında açık.

Kayaköy

Hisarönü Köyü’nü geçip çamlar arasından 5 km daha ilerlerseniz bir "hayal-köy" göreceksiniz. Buranın adı Kayaköy. Yamaca doğru biri diğerinin önünü kapatmayacak şekilde saygıyla dizilmiş yüzlerce evden oluşan bu köy eski bir Rum yerleşimiydi. Anadolu Rumları iyi tarımcı olduklarından ekilir dikilir araziye ev kurmazlardı. Evler çevredeki kayalık, taşlık alanlara kurulurdu. Kayaköy de bu anlayışa uygun kurulmuş. Köyde 1922’ye kadar 25 bin kişi yaşıyordu. İstiklal Savaşı’ndan sonra yaşanan "Mübadele" sırasında köyün sakinleri Yunanistan’a göçmüşler. Köyde 13. yy'dan beri Hristiyan toplumun yaşadığı biliniyor. Buraya da Batı Trakya’dan göçmenler yerleştirilmiş. Kayaköy’ün önündeki düzlüğe evler kurulmuş. Şimdi düzlükte birkaç bin kişilik yerleşik nüfus var.  

Eski evler bütünüyle koruma altına alındı. Eski adı Levissi olan köyde iki kilise, 14 şapel ( küçük kilise ) vardı. Taksiyarhis ve Katopanayi kiliseleri harap durumda. İkincisinin ahşap kapısı Fethiye Müzesi'nde. Panagia Pirgiotis Kilisesi (Aşağı kilise) ise iyi durumda. Freskleri ile ilgi çekici bu kilise, ziyaret etmeye değer. 

Mübadele'den önce kız ve erkek ilkokulları, doktor ve eczaneleri, matbaası ve çok sayıda dükkanı ile çok canlı bir yerleşim yeriymiş. Gazete bile yayınlanırmış. 

Mübadele ile gelen Müslümanların çoğu çeşitli nedenlerle, başka yerlere göçmüş. Buradan Yunanistan'a gidenler de Atina yakınlarında bir yere iskan edilmişler. Burayı mamur edip adına Nea Makri demişler. Yani "Yeni Meğri"yi kurmuşlar. 

Taş döşemeli yolu izleyip tepedeki şapele ulaşınca Soğuksu Koyu'nu panoramik olarak görüyorsunuz. Hava çok sıcak da olsa burası her zaman serin bir esintiyle ferahlık veriyor. Kayaköy’ün esintisi eksik olmuyor ve sivrisinek bulunmuyor. 

Köy içinde çeşitli yeme içme tesisleri bulunuyor. Yemek yiyebilir, bir şeyler içebilirsiniz. Köylü kadınlar evlerinin önünde hamur tahtasının başında gözleme açıyorlar. Gözlemeler esmer undan, ıspanak, peynir, maydanoz ve çevreden topladıkları çeşitli otlarla yapılıyor, lezzetli ve doyurucu.   

Ayrıca kendin pişir – kendin ye tarzında restaurantlarda, asma ağaçları altında bulunan çardaklarda serin bir yaz akşamı yaşayabilirsiniz.

Eski köyün yanından çıkan bir ara yolu yürüyerek Ölüdeniz’e çıkabilirsiniz. Yol 5 km. ve çamlar arasında yürüyorsunuz. 

Fethiye - Ölüdeniz

Fethiye’den Ölüdeniz’e çamlar arasından giden yol 14 km. Yokuşlu inişli yolun sonunda birden müthiş bir mavi çıkıverir karşınıza. Burası Belcekız Koyu’dur. Koyun içinden uzanan kumsalı yürüdüğünüzde ise eşsiz Ölüdeniz’i görürsünüz. Ölüdeniz büyülü gibidir, kıpırtısız durur öylece. Dibinde tek bir yosun bile yoktur, beyaz bir kumla örtülüdür. Suyun ve dibinde kumun kırdığı ışık turkuaz bir renk verir. Ölüdeniz’e çamların gölgesi düşer ve bu etkileyici turkuazı zenginleştirir. 

Belcekız adı da bir efsaneye dayanır. Eski çağlarda buralardan geçen gemiler açıkta demirler ve içme suyu almak üzere kıyıya sandalla çıkarlarmış. Bir gün yaşlı bir kaptanın genç, yakışıklı oğlu su almak için koya çıktığında güzel mi güzel Belcekız’ı görür. Görür görmez de vurulur. Kızın yüreğine de ateş düşer. Ama delikanlı suyu alıp dönmek zorundadır. Gemi uzaklaşıp gider. Belcekız hep kıyıyı, sevgilisini kollar. Delikanlı da geminin buralardan her geçişinde su almaya gelir. Böylece görüşür, sevişirler. 

Bir gün gemi buralardan geçerken fırtına patlar. Genç, babasına burada korunaklı, havuz gibi bir koy olduğunu söyler. İhtiyar kurt ise oğlunun gönül macerasını bilmektedir. Oğlunun sevgilisini görmek uğruna gemiyi parçalamayı göze aldığını sanır. Dalgalarla birlikte kavga da büyür baba oğul arasında. Gemi tam kayalıklara çarpacakken kaptan bir kürek darbesiyle oğlunu denize atar ve dümene yapışır ki durumu görür. Deniz dönerek çarşaf gibi bir koya girmektedir. Oğlan orada ölür. Kayaların üzerinde sevdiğini bekleyen Belcekız da kendini kayalardan atıp ölür. İşte o gün bu gündür kızın öldüğü yere Belcekız, oğlanın öldüğü yere Ölüdeniz denir. Günün ilerleyişine göre rengi değişip duran deniz belki de bir oğlana bir kıza yanmaktadır. 

Ölüdeniz Kumburnu’nda 950 hektarlık alan Kıdrak Tabiat Parkı ilan edilip, koruma altına alınmıştır. Ölüdeniz Lagünü ve Kıdrak Plajını kapsayan bu alan aynı zamanda SIT bölgesi ve özel çevre koruma alanı içinde kalmaktadır. Plajda su sporları işletmesi de var.

Göcek

Sayısız ve birbirinden güzel koy ve adanın bulunduğu Göcek Körfezi yatlar ve mavi yolculuk teknelerinin en gözde yeridir. Yatlar için her türlü servisin verildiği altı marina var Göcek’te. Dünyanın ve Türkiye’nin "top sosyete"sinin buluşma noktasıdır Göcek koyları ve adaları. Birbirinden lüks tekneler çevrede boy gösterirler. 

Göcek’te turizm hemen tümüyle marina çevresinde yaşanıyor dense yeridir. Lokantalar ve alışveriş mağazaları hep iskele çevresinde sıralanıyor. 

Sahil bandı, yürüyüş yolu, oturma grupları ve çevre düzenlemesiyle yerli-yabancı turistler için seçkin bir destinasyon haline gelen Göcek’te bir kaç yıl öncesine kadar yerli halk tarafından işletilen küçük yerlerini yeni ve daha büyük otellere bırakmaya başladılar. Göcek’te kalabilir ve Türkiye’nin bu cennet köşesinde dolu dolu bir tatil geçirebilirsiniz. 

On İki Adalar

Birbirinden güzel sayısız koyla süslü Kapıdağ Yarımadası ve adalardan oluşan, balıkçıların “Karanlık İçi” olarak tanımladıkları bu bölge, tur teknelerinin uğrak yeridir. Fethiye ve Göcek’ten düzenlenen günübirlik turlarla da ulaşılan Yassıca Adalar, Hamam Koyu, Kurşunlu Koyu, Yavansu, Bedri Rahmi Koyu, Tersane Adası, Göbün Koyu, Boynuzbükü, Göcek Adası, Domuz Adası, Zeytin Adası ve Kızıl Ada’ya yörede “12 Adalar” ismi verilmiştir.

Kızılada

Gün batımında kıyılarındaki kum ve çakılların kızılımsı renk alması nedeniyle bu ad verilmiş. Adada bir deniz feneri bulunmakta. Doğu kıyısı dalgalara kapalı olduğundan demir atmak ve yüzmek için uygun. 

Deliktaş Adası

Kızılada’nın kuzeybatısında dalış yapmak isteyenlerin tercih ettikleri değişik büyüklükte adalardır.

Yassıca Adalar

Değişik büyüklükte 5 adadan oluşan Yassıca Adalar günü birlik tekne turlarının en önemli durağıdır. Yassıcalar denilen bu adaların tek tek adları bile yok. Öyle küçücük adalar ki, tek tek ad verilmeyip, Hepsine birden Yassıca Adalar denilip geçilmiş. Adalarda hiç bir tesis yok. Büyükçe olanının denize uzanan kumsallı burnunun ucunda küçücük bir havuzcuk oluşuyor. Burada adalar arasında yüzme macerasını da korkmadan deneyebilirsiniz. İki ada arasındaki en kısa mesafe 12 metre. Yarım saat kadar yüzebiliyorsanız diğer dört adayı da dolaşabilirsiniz. Dilerseniz adalara çıkıp yürüyebilirsiniz. Yalnız yanınızda spor ayakkabı bulundurmayı unutmayın. 

Zeytin Adası

Yassıca Adaların güney ucunda bulunan ve özel mülkiyete ait olan tek adadır. Ada üzerinde Osmanlı Dönemi’nden kaldığı sanılan bir zeytin sıkma atölyesi de bulunmaktadır.

Tersane Adası

Fethiye Körfezindeki adaların en büyüğüdür. 1.Dünya Savaşı sonrasındaki mübadele zamanında boşaltılmış bir Rum Köyünün yerleşim alanı olan adada şu anda adanın adını aldığı bir tersane ve ayrıca bir gözlem kulesinin kalıntılarına rastlanabilmektedir. Adanın, denizciler tarafından Yaz ve Kış Limanı olarak isimlendirilen ve mavi yolcular tarafından büyük ilgi çeken iki ayrı korunaklı koyu bulunmaktadır.

Domuz (Prens) Adası

İsmini ada üzerinde yaşayan yaban domuzlarından aldığına inanılmaktadır. Ayrıca bir zamanlar adada yaşadığı düşünülen bir prense ithafen Prens Adası olarak da adlandırılmaktadır. Adanın rüzgâra kapalı limanına tekneler rahatlıkla yanaşıyor ve demirliyor.

Göbün Koyu 

Domuz adasının güneyinde, girişi epeyce dar, çevresi çam ve zeytin ağaçlarıyla kaplı uzunca bir koydur. Koyun uç noktasında karaya çıkanlar, kaya mezarları ve antik kalıntılarla karşılaşacaklar. Günübirlik tekne turlarında olmasa da kimi Mavi Yolculuk teknelerinin ve yatların demirlemek için sevdiği koylardan biridir. 

Kleopatra Hamamı

Mavi yolculuk tekneleri ve yatların uğramadan geçemediği koy. İskele kıyısında, yarısı denizin altında kalmış olan bir Bizans Manastırı kalıntılarını görebilirsiniz.     Kendinize güveniyorsanız Kleopatra Hamamı Koyu ya da Yavansu’dan tepeye doğru yaklaşık yarım saatlik bir yürüyüşle antik kent Lydae kalıntılarına ulaşabilirsiniz. 

Bedri Rahmi Koyu     
Tersane adasının karşısında kuzeybatıda yer alan Taşyaka koyu, ressam Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun bir kaya üzerine yaptığı balık resmi nedeniyle Bedri Rahmi Koyu diye anılıyor. Koyda lokantalar ve yatların yanaşması için ahşap iskeleler bulunuyor. 

Gemile Adası & Koyu

Gemile Adası aynı adı taşıyan koy ve plajın hemen karşısındadır. Gemile Adası’nın eski adı Aya Nicola’ydı. Bizans ve erken Hristiyanlık Dönemi’ne tarihlenen kiliselerin kalıntıları bulunmaktadır. Büyük kilisenin freskleri iyi durumdadır. Deniz kıyısında sarnıç kalıntıları da bulunmaktadır. En ilginç kalıntı ise iki kiliseyi birbirine bağlayan tüneldir. 500 metrelik tünelin bazı kısımları yıkık durumdadır. Tünel içindeki merdivenlerin aralarında 17 durak, İsa’nın çarmıha gerilmeye götürülürken 17 defa dinlenmesini temsil etmektedir. 

240-241 yıllarında meydana gelen depremler sonucu kıyıdaki kalıntıların bir bölümü sular altında kalmış. Batık kalıntılar iki metre derinlikte izlenebiliyor. 

Karşıdaki Gemile koyu ve plajı, korunaklı oluşu, çam ve zeytin ağaçlarıyla çevrili güzel kumsalıyla sadece gezi teknelerinin deği,l karayoluyla Fethiye-Hisarönü-Kayaköy üzerinden gelen piknikçilerin de akınına uğruyor yaz aylarında. Koyun Kayaköy’e uzaklığı 6 km. Kayaköy’den buraya sıkı bir yürüyüşle de ulaşılabiliyor. Bir trekking parkurunun durak noktalarından aynı zamanda. 

Gemile’nin çevresinde başka gezi noktaları da var. Beştaşlar, içinde tatlı su kaynağı bulunan Soğuksu, Kısık Koyu ve mağarası ile Kısık Koyu’nun batısındaki Afkule çevre gezisinin durak noktaları olacak. Hepsini aynı gün içine sığdıramayabilirsiniz.

Şövalye Adası

Fethiye Körfezi’nin ağzında, körfezi koruyormuş gibi yerleşmiş adadır Şövalye Adası. Rodos Şövalyelerinin kullandığı adada bugün de yerleşim vardır. Yazlıklar, motel ve cafe bulunan adaya Fethiye’den dolmuş motorlarla ulaşım sağlanmaktadır.

Hisarönü - Ovacık

Son yıllarda Fethiye’nin gözde turizm merkezi haline gelen Hisarönü ve Ovacık çam ormanları arasında şirin beldelerdir. 

Ovacık, Fethiye şehir merkezine 10 km uzaklıkta. Ölüdeniz’e ise 5 km uzaklıktaki belde çok sayıda yeni otel ve tatil köyü ile turistik bir merkeze dönüştü. Ölüdeniz ve Fethiye arasında olması, istendiğinde 10 dakikada Ölüdeniz’e ve Fethiye’ye inilebilmesi, şehir kalabalığından uzak konaklamak isteyenler için ideal bir yer haline getirdi. 

Hisarönü’ne ise Ovacık’ın hemen bitiminden sağa ayrılan yolla ulaşılıyor. Çok sayıda irili ufaklı otel, pansiyon ve tatil köyü hizmet veriyor. Buradan Ölüdeniz ve Belcekız koyları da yakın, isterseniz denize oralara gidebilirsiniz. Ovacık ve Hisarönü’ne Fethiye’den gecenin geç saatlerine kadar düzenli dolmuş seferleri yapılıyor.

Afkule

Kayaköy’den Batı’ya (Gemile yönü ) doğru 3 km kadar ileride, denizden 400 metre yükseklikte, denize uçurumla inen  tepede bir manastır kalıntısı bulunmakta. Ayios Elefterios adlı bir keşiş tarafından 10 metrelik bir alanda kayaya oyularak yapıldığı ve ömür boyu çile çektiği rivayet olunan manastır köylüler arasında Afkule olarak biliniyor. Müthiş bir deniz manzarası var. İblis Burnu, Kurdoğlu burnu, hava uygunsa uzaklarda Rodos Adası bile görülebiliyor Afkule’den. 

Kayaköy yakınlarında denize girmek için en yakın yer Soğuksu Koyu. Aşağı Kilise'nin önünden tepeye yürüyüp patikadan aşağı ineceksiniz. Yarım saatte yürünüyor. 

Kelebekler Vadisi

Fethiye çevresinin en çarpıcı yerlerinden birisi Kelebekler Vadisi’dir. 1995 yılında 1. derece doğal SİT ilan edilen ve her türlü yapılaşmaya kapatılan kayalık ve çamlık vadide biraz zahmetlice tırmanıştan sonra milyarlarca kelebeğin kayaları, ağaçların gövdelerini ve yapraklarını, kısacası her yeri bir şal gibi örttüğünü görmek çok şaşırtıcı bir etki yaratıyor. 

Önce bunu fark edemiyorsunuz, doğal görüntü böyleymiş gibi geliyor insana. Ama bir ses, bir hareketle havalanıveren kelebekler gökyüzünü kaplıyor, vadiye gölge düşüveriyor. 

Kelebekler Vadisi’ne gitmek için önce Ölüdeniz’e gideceksiniz, oradan kiralayacağınız veya dolmuş usulü gidiş-dönüş bineceğiniz bir tekneyle vadinin kumsalına ineceksiniz. Koy, Ködürümsü Limanı olarak da bilinir. Tekne yolculuğu yarım saat sürüyor. Yolda dileyenler mavi mağaraya da uğrayabilirler. Mağaranın sularına bırakıp, mavi-yeşil yansımalara bırakabilirler kendilerini. 

2.000 metrelik Babadağ’ın eteklerindeki Kelebekler Vadisinin içinde iki patika var. Biri şelalelere, diğeri Faralya köyüne çıkıyor. 

Sportmen, doğa yürüyüşleri konusunda birazcık da olsa tecrübeli olmayanlar vadinin yukarılarına tırmanmayı denemesinler. Birinci şelaleye kadar çıkmakla yetinsinler. Kendine güvenen, vadinin olağandışı çağrısına dayanamayanlar çıkışa devam ederlerse yukarıda söz ettiğimiz manzarayı görecekler. 

Köye çıkan yol ise çok dik. Bir iki yerde ancak ip yardımıyla yukarı tırmanılabiliyor. Dağcılık deneyiminiz yoksa hiç kalkışmayın. Köydeki manzara ise olağanüstü. "George House" tabelasını izlerseniz, yayık ayranı eşliğinde güzel köy yemekleri yiyebileceğiniz bir eve ulaşacaksınız. 

Kelebekler vadisi kumsalında lüks konaklama tesisi yok. Çadır kurabilir ya da üzeri çalı ve yapraklarla kaplı çardaklarda, ağaç dalları arasına kurulmuş teraslarda geceleyebilirsiniz. 

 

Güncel | Fethiye Genel Bilgiler | genel bilgi TR EN
Gümüşlük Brands